23 Ocak 2006

hakan gülseven cumartesi günkü yazısında çok güzel birşey yazmıştı. futbol federasyonu seçimleri ile ilgili olarak "kıyasıya bir çatışma yaşanıyor, 'türk futboluna en iyi ben hizmet ederim' naraları atılıyor. yani diğeceğim o ki, gözümüzün önünde alenen bir avanta yarışı yaşanıyor, bu 'gündem' oluyor, işin içine envai çeşit mafyoz giriyor ve ortadaki avanta yarışının adina da 'türk futboluna hizmet yarışı' deniyor.

evet bence de artık birbirimize yalan söylemeyelim , hepimiz birbirimizi tanıyoruz değil mi?

mesela gerçekten futbol federasyonu seçimleri dahil , tüm seçimlerde , muhtarlık seçimleri dahil, okul aile birliği seçimleri , yerel seçimler, meslek odaları seçimleri, yok efendim bunu sevenler derneği, bunu koruyanlar derneği seçimleri de dahil açıklasınlar, aslında bir iktidarın peşinde olduklarını. amaçlarının aslında tüm gruba hizmet etmek olmadığını açıklasınlar. ben aslında kendimin ve en yakınımdaki ailemin ve benim etrafımda olan kadronun çıkarları doğrultusunda hareket edeceğim, gerekiyorsa tüm yetkilerimi - ki türkiye gibi bir ülkede malesef en küçük sayabileceğiniz bir yetki bile yetkidir, yani işini bilen kaptanın kayığını, teknesini , gemisini yürütmesini kolaylaştırır- bu doğrultuda kullanacağım. densin efendim.

ha bu arada sanki hep başa gelenler bu sorunu yaratıyorlarmış gibi davranmaktan da vazgeçelim. biz de itiraf edelim. efendim diyelim ki bu ya da şu adamı desteklerken ben de kendi küçük hesaplarımı yaptım tabi. kendisini eğer istediğimiz noktaya getirebilirsek biz de tırtıklarız biraz diye düşündük. degil mi?

kimse ak kaşık değil, kimse şikayet etmesin, ahlaksızlıktan, kuralsızlıktan, hukuksuzluktan, esaretten, kuşatılmışlıktan, bilgisizlikten, cahil bırakılmaktan şikayet etmenin ve hep suçu bir başkasında görmenin faydası yok. biz biliyoruz, bizim ne olduğumuzu.

masum olduğunu kimse savunmasın, eğer dünyada savaş varsa, eğer başka bir insanı öldürebilecek hakkı kendimizde bulabiliyorlarsak, eğer kendimizin fazladan kazanacağı bir birim gücün , paranın , iktidarın ya da herneyse onun, bir diğerinin ezilmesine , aç kalmasına , yaşam haklarının azalmasına yol açacağını bildiğimiz halde o yolda yürümeye devam ediyorsak, eğer bir zamanlar parçası olduğumuz o koca sistemle bağlarımızı kopardıysak ve o sistemin diğer üyelerine yani hayvanlara, yani bitkilere, yani toprağa, yani suya, yani havaya bizim kurallarımızın dışında varolma hakkı tanımıyorsak sonuçlarına katlanacağız hepbirlikte.

nasıl bir türe ait olduğumu biliyor ve bundan zaman zaman utanç duyuyorum. sarı, sana sesleniyorum, bunları gerçekten anlayabilmeni isterdim.


hakan gülseven'in yazısı için: http://www.radikal.com.tr/ek_haber.php?ek=cts&haberno=5440

1 yorum:

Adsız dedi ki...

iyi iyi