26 Ocak 2006

bilgisayarın başına oturdum. ne yazayım diye düşünüyorum. oysa siteyi açmadan önce nekadar çok yazacak şeyim vardı. sanki bir çığın altında kalmıştım da bu site küçük bir hava deliği olacaktı.

belkide yaşamla ilgili sorunları ben çok abartıyorum, bilemiyorum. bugün çok kötü kalkmadım mesela. belki bunda iki gündür işe gidemeyişimin etkisi vardır. aslında o umutsuz ve alabildiğine kaygılı halimden biraz olsun çıkabilmemde sarı'nın etkisi çok oldu diyebilirim. yoksa eğer biraz daha izin verseydim kaygılarım yönetmeye başlayacaktı hayatımı.

kaygıların nedensiz başlaması, daha doğrusu nedenlerinin çok karmaşık kombinasyonlar olması onlardan kurtulmayı güçleştiriyor. ve kaygılar büyük bir çekim gücü ile diğer bütün düşünceleri de içine çekiyor ve kendi içinde yoğuruyor ve kendine dönüştürüyor, ve bir süre sonra, gittikçe büyüyen bir kaygı yumağı halinde dolaşıyor insan. önceleri sadece beynindeyken bu düşünceler sonra yavaş yavaş o düşünceler sen olmaya başlıyor. kişiliğini , benliğini ele geçiriyor. kurtulmak ise sanıldığı kadar zor degil. sadece birkaç saniyede gerçekleşebiliyor. evet artık bu düşünceleri hayatımda istemiyorum diyorsunuz, bir anda kayboluyorlar. tabi periyodu gittikçe düşse bile arada sırada sizi ziyaret edip çoğalabilecekleri bir ortam olup olmadığını kontrol ediyorlar ama eğer bunun da farkındaysanız uzaklaşıyorlar. tamamen kaygısız bir hayat değil tabi ama kaygıların ele geçiremediği bir hayat...

Hiç yorum yok: