22 Şubat 2006

can dündar 'ın çok güzel bir yazısı geldi maille bugün. ben söylüyordum hep, kardeşim bu 'işim çok yoğun bu aralar arayamıyorum seni, görüşemiyoruz hiç ' zırvalıkları ne zaman bitecek diye neyse ki kendisi benim düşüncelerimi toparlamak konusunda zorlandığım bu konuda çok güzel bir yazı yazmış.

yazıdan bir bölüm aktarmak istiyorum. sağolun, sağolun tezahürata gerek yok..


"normalde hiç kimse hayatının 24 saatini çalışarak geçirmez. en azından yemek yemek, uyumak ve tuvalete gitmek için ara vermeniz gerekir. ve bu aralarda sevdiğiniz insanlarla en azından telefonda konuşabilirsiniz, değil mi? ben bir insana vakit ayırmamanın mazereti olarak "çok
çalışıyorum"ukesinlikle kabul etmiyorum. eğer biriyle aylarca görüşmüyor ve "işlerim var, ondan" diyorsanız, bunun iki anlamı vardır:

a) ben aynı anda iki işi yapamam. doğal olarak çalışırken araya kimseyi katamam. merdiven çıkarken çiklet de çiğneyemem. hayatım allak bullaktır. zaman nasıl değerlendirilir bilmiyorum.

b) seninle görüşmek istemiyorum.

c) ciddi anlamda işlerim yüzünden görüşemediğimizi sanıyorum. bu mazerete gerçekten inanmışım. kimi kandırıyorum ki?

vakit ayırmak istersen, istediğin herşeye ve herkese vakit ayırabilirsin. ama müsaadenizle ben
bu konuyla ilgili söylenmiş ve gerçekten çok hoşuma giden sözlerden de bir demet sunmak istiyorum. bunları herkesin çerçeveleterek duvarına asması gerek.

"işim var, vaktim yok" diye saçmalamaya ve daha da
korkuncu bu saçmalığa kendimiz de inanmaya başlarsak
acilen okuyup kendimize geliriz:

-işinizin çok önemli olduğunu düşünüyorsanız, bu sinirlerinizin ciddi biçimde bozulduğunun en açık göstergesidir. (bertrand russell)

-işini her şeyden önemli sayarak günde sekiz saat çalışan, sonunda çalıştığı yerin başına geçer ve
günde aynı hızla yirmi dört saat çalışmaya mahkum olur (robert frost)

-mutluluğun formülü, gerektiğinde önemsiz şeylerle meşgul olabilmektedir.(edward newton)

-bitap bırakan günlük yaşam, ancak bir aptalın karşılaşabileceği bir hayat krizidir. (anton çehov)

-eğer boş zamanınız yoksa, ruhunuzu kaybediyorsunuz demektir.(l.p.smith)

-kalitenizin ölçüsü, boş zamanlarınızda ne yaptığınızdır.medeniyetlerin kalitesi de insanlara sağladığı boş zaman ve bunun kalitesi ile ölçülür. (irwin edman)

-babam bana çalışmayı, fakat işin esiri olmamayı öğretti. şimdi okumanın, hikaye anlatmanın, şakalaşmanın, konuşmanın ve gülmenin iş kadar; hatta ondan da önemli olduğunu biliyorum. (abraham lincoln)

-boş zamanı iyi değerlendirmek, çok ciddi bir sorumluluktur. (william russell)

ve benim favorim:
"yeterli zamanım yok deme. büyük insanların da günleri 24 saattir..." "

beğendim ben bu yazıyı. üstelik saklayacağımda. arada bir okumayı ve arkadaşlarıma göndermeyi planlıyorum. kendimize gelelim degil mi?

Hiç yorum yok: