22 Mayıs 2007

yaşamımın şeyi

şimdi bu sıpa benim iş yerime çok yakın biryerde yaşıyor, bugün çektim fotoğrafını. kendisi çok şanslı, şöyle ki; annesi doğum yaptığında sadece bu sıpa hayatta kalabiliyor, ve şans bu ya, aynı günlerde bir başka anne daha doğum yapıyor ama bütün yavruları ölüyor. o anne de bu sıpayı yavrusu sayıyor. hal böyle olunca, bazen gerçek anne bir yere taşıyıp emziriyor, bazen diğeri, oradan oraya taşıyorlar, birlikte bakıyorlar, birlikte gözetiyorlar, koruyorlar. baksanıza temiz, pembe burnuna, iki anne olunca gün boyu yalıyorlardır tabi.







bunları gördüğümde hissettiğim şey benim yaşamım aslında, o şey için yaşıyorum, o şeyi önemsiyor ve seviyorum. o şey benim.
küba yazıları devam ediyor, sarı sıpası ile bir ara ;

dün, bizim bardaklara ve sulara sarkmasın diye , bu daha küçükken sehbanın üzerine koyduğumuz bardaktan su içerken,


bu da daha sıpa iken kardeşleri diğer sıpalar ile birlikte.




11 Mayıs 2007

trinidat'ta balkondan görünen manzara, güneş tam karşıdaki iki katlı evin üstünden doğuyor. hava hafif ağarmaya başlamadan hemen önce horozların ötüşünü duymak insana iyi geliyor.


bu da sokağın öbür tarafı;
trinidat şehir merkezinden çıkıp mango bahçelerini geçtikten sonra; karayip denizi;

ve yine karayip denizi, girdiğim en güzel su.





yemeiçmetikkkkkkkkat

  • kaldığınız evde kahvaltı yapın.
  • dışarıda atıştıracak bir şeyler var, pizza, tavuk, sosis. çok ucuz hepsi
  • bol bol meyve yiyin, mangolar süppper ve çok ucuz
  • ekmek bulmak sorun olabiliyor, gittiğiniz yerde fırını sorun ve fırının çalışma saatleri için fırının dışında asılı olan tabelaya mutlaka bakın, fırın açılır açılmaz gidin, sıraya girin.
  • balık yiyin, salatadan birşey beklemeyin, balığı pişirilmeden önce kontrol edin, cinsini anlamak sorun ama neyse siz yine de kontrol edin.
  • şehirler arası yollarda, mango bahçelerinin içinde küçük çardaklar kurulmuş gelip geçenler için. ne satılıyor; sıkılmış meyve suyu ve yiyecek birşey belki. bizim durduğumuzda çevrilmiş bir domuzu masaya yatırmışlar, üzerine de bir naylon, naylonun üstü sinek, gelenler naylonu kaldırıp kafalarına göre yiyorlardı, nasıl fiyatlandırılıyor bana sormayın, bilmiyorum.
  • sıkılmış meyve sularını ihmal etmeyin.
  • cuba-libre( rom ve cola) , cubanitos(rom ve domates suyu) ve biraları cristal ve bucanero'yu kesinlikle için.
  • mojitoyu iki kere içtim, gitmişken için.
  • bir sürü marka gazlı, gazsız meyve suları var, deneyin. küba içecek olayında çok başarılı.
  • su ise gazlı ve gazsız olarak satılıyor, pet şişelerde. fiyatı 0.70-1 cuc arası değişiyor.
  • peynir düşkünü biri olarak paris'ten peynir almıştık, çok işimize yaradı. tavsiye ederim.
  • şu ana kadar yaptığım tüm yolculuklarda enerji versin diye kuruyemiş alırım yanıma, çok işe yaradı. üstelik gittiğimiz heryerde tanıştığımız insanlara türkiye'den birşey ikram etmek hoş oldu.
  • her ihtimalci kolibasili ben, yine paris'ten bir paket makarna ve iki paket hazır çorba aldım. iyiki böyle yapmışım. evlerde bunları pişirmenize izin veriyorlar, nasıl iyi geliyor anlatamam.
  • oha demeyin, hergün sabah 7 gibi gezmeye başlayıp, gece yarılarına kadar devam edince enerjiye ihtiyacı oluyor insanın. nutella aldım paris'ten ne var. isterseniz siz almayın, bu yazdıklarımı orada hatırlarsınız.

yemeiçme

baştan söyleyeyim, küba mutfağı italyan mutfağı kadar lezzetli değil. şok oldunuz değil mi?

ne yedik;
  • bol bol mango, ananas, papaya, mango, mango, mango yedik. yolda da kesilip satılıyor meyveler, pazardan da alabiliyorsunuz. ucuz, 3 tanesi 1 cuc gibi. biz trinidattan aşağıda fotoğrafı da olan teyzeden almıştık, 6 tane mangoya 1 cuc aldı.





















  • havana'da fast food satan küçük, büfe gibi biryer bulduk, tavuk ve patates kızartıyorlardı, ki tavuk çok lezzetliydi, içecek dahil, 1.80cuc dı.

  • balık yedik, gerçi çok fazla balık tutamıyorlar sanırım, belki denize açılamadıklarından, belki kurallar var bu konuyla ilgili tam olarak anlayamadım ama bir ada olmasına rağmen çok az balık vardı. balığı filetosunu çıkarıp ızgarada yada yağda pişiriyorlar. balıkları çoğunlukla büyük ve lezzetli. balıkta pazarlık yapabiliyrosunuz. seçtiğiniz balık + salata gibi birşey( domates çok az bulunuyor, birkaç yeşillikten salata yapıyorlar) üzerinden pazarlık yapıyorsunuz. havana yakınlarında bir plajda kocaman, mercan ailesinden bir balığa ve yanında yeşilliğe 8cuc istemişlerdi, 6 cuca anlaştık, balık çok lezzetliydi, yeşilliklerde bir o kadar kötüydü.

  • balıkları seçerken dikkat etmek lazım, malum bizim tanıdığımız balık değiller. şöyle ki; trinidat'da büyük sarı bir balık seçtik, ve iki adet küçük mercanımsı balık. kızartıp getireceğiz dediler. kolibasili the gerçek'te bana jest olsun diye o büyük balığı bana verdi. balığı koparıp yemeye çalışıyorum, kopmuyor, elimle orasından burasından çekiştiriyorum, kauçuk gibi, koparamıyorum. kiteg(kolibasili the gerçek) şaka yaptığımı düşünmüş, kendisi aldı denedi, ama o da başaramadı. sanki plastik, oyuncak balığı kızgın yağa atıp kızartmışsın gibi. sonunda iki küçük balığı bölüşmek zorunda kaldık.

  • kaldığınız evde kahvaltı edin, peynir ve ekmek bulabileceğiniz tek şansınız orası olabilir. küba'da un yani tahıl problemi var. buğday ve diğer tahılları yetiştiremiyorlar iklim dolayısıyla, fakat mısır çokca yetişiyor, ama bundan mısır ekmeği yapmıyorlar. aslında ekmeği galiba az tüketiyorlar, ekmek yaptıkları un ise dışarıdan geliyormuş. ekmekleri pek ekmek gibi değil, uyduruk bir pasta gibi, yuvarlak şekilli, küçük ama olsun, ekmek işte. sabah çok erken saatlerde fırından çıkıyor ve hemen bitiyor. belli bir sayının üzerinde alamıyorsunuz sanırım. fiyatı ise fırında çalışana bağlı, bazen 6 tanesine 1 cuc bazen 1 tanesine 1 cuc verebiliyorsunuz.

  • bolca domuz var, kızartıyorlar, çeviriyorlar, hamurla karıştırıp kızartıyorlar, sosis yapıyorlar.

  • her tarafta pizzacı var, ben denemedim, çok ağır kokuyordu pizzası ama deneyenler sevmişler. afiyet olsun.

  • içecekleri muhteşem, mango, ananas suları, gazlısı, gazsızı, biralar, rom hepsi çok güzel, bol bol tüketin, deneyin. meyve suları, biralar hep aynı fiyat 1cuc, rom da pazarlık serbest. 6cuc diyorlar, 4 cuca alabilirsiniz.

  • yollarda taze meyve suları sıkıyorlar, eğer hijyenle ilgili bir probleminiz yoksa leziz, deneyin. sokaktaki yiyecekler peso ile satılıyor ama siz cuc verdiğinizde bir problem olmuyor.
bu balık biz trinidat'ta plajdayken, genç bir adam tarafından kıyıdan epey ileriden tutuldu. ağzını açtığında benim kafam girerdi, o kadar büyüktü. koca adada ilk defa birini balık yakalamış gördüm, şaşırdım.










not:benim gibi, tosuncuk olma yolunda ilerleyen biriyseniz küba insana çok yarıyor, çok fazla yiyecek birşey yok, üstelik sıcak, birde üzerine sabahın köründe başlayan yürüme , gezme seansları ile bedeninizin büyük kısmı küba'da kalıyor.

08 Mayıs 2007

kalacakyeryurttikkat

  • havana'da büyük oteller var ama benim fikrim p-evde kalın. merak etmeyin çok güvenli.
  • p-ev ucuz, iki kişi klimasız 25cuc, klimalı 30cuc. kahvaltı dahil.
  • ester'in casa'sını kesin tavsiye ederim, çok temiz ve güvenli ve kahvaltıda peynir var.
  • banyo ve tuvalet ortak kullanım.
  • p-evdeki kahvaltıyı sakın atlamayın.
  • evsahibinden her türlü destek alabilirsiniz, kesinlikle gelen turistlerin sorunlarını çok iyi biliyorlar yardım ediyorlar. herşeyi sorun.
  • seks biraz yaygın birşey küba'da. yani şunu demek istiyorum, evde çalışan adam, fahişe bulmayı önerecektir, şaşırmayınız, hayır dediğinizde kesinlikle ısrar etmiyorlar. benim değil ama kolibasili the gerçekin başına geldi. çalışan adam kızkardeşini teklif etti, ki kızkardeşim diyor ama doğrumu bilmiyoruz, kolibasili the gerçek nazikçe geri çevirdiğinde ısrar etmemiş.
  • paranızı, pasaportunuzu ve değerli şeylerinizi kasaya koyuyorlar, reddetmeyin.
  • tam olarak kalacağınız günleri belirtin, çünkü onlar kalacağınız günün üzerinden vergi yatırıyorlar devlete, sonra değiştirmek istediğinizde hafif surat asabiliyorlar.
  • trinidat'ta iki ana caddede kalın. evler ucuz 15 cuc 2 kişi kahvaltı hariç, yok.
  • kesinlikle sizi oraya götüren taksi şöförü yada rehber yada yolda size yardım etmek isteyen herhangi birinin ev sahibi ile pazarlık yapmasına izin vermeyin, onlar da ya sizden yada ev sahibinden komisyon almaya çalışıyorlar. nazikçe bu tip yardım isteklerini geri çevirin, evlerin kapısını çalarak p-ev olup olmadığını sorabilirsiniz, zaten çoğu ev sahibi dışarıda oturuyor.

kalacak yer

küba'da kalacak yer konusu kolay. büyük oteller var havana'da, ama benim tercihim casa particular yani pansiyon-ev yani p-ev oldu. Böylelikle centro habana'da yani şehrin merkezinde kalabiliyorsunuz, daha hayatın içinde oluyor insan.

p-evler devlet tarafından küba'lılara verilen bir hak. isteyen başvurup, eğer evi de uygunsa evini p-eve çevirebiliyor. kendisi de orada yaşamaya devam ediyor. her kalan kişi başına devlete vergi ödüyor ve bir kural var evinde kendi akrabaları dışında kimse çalışamıyor, aile ekonomisine katkı olsun diye planlanmış bir sistem yani. gerçi bu kurala uymayanlara da rastladık ama neyse.

havana'da kaldığımız yeri kesinlikle tavsiye ederim, biz de tavsiye üzerine gittik, çok temiz ve güzel bir yerdi. kaldığımız odada ester'in (evsahibesi, kendisi aktris ve çok havalı bir kadın, kendisi de üst katta kalıyordu, banyosunu gördüm, sanırım bir de kleoparta'da vardır o banyodan. havalı diyorum anlayın işte.) eski, antika gibi eşyaları vardı. yani kübalı bir aileye konuk olmuş gibi bir his yaratıyor.

odaların fiyatı 2 kişi 25cuc klimasız, 30cuc klimalı. biz klimasızı tercih ettik, ben klima ile uyuyamam, ki hiç rahatsız olmadık. odada banyo yok, banyolar ve tuvaletler ortak kullanım, ama gerçekten çok temiz. güvenlik ile ilgili hiçbir problem yok.ayrıca bu fiyata kahvaltı da dahil.

kesinlikle kahvaltı yapmayı ihmal etmeyin, çünkü peynir bulabilmek için tek şansınız bu. ester'in kahvaltısı; tavada yumurta, peynir ve bir sürü tropik meyve, ananas, mango falan gibi. üst katta küçük bir terası var, yemek yada içki istediğinizde oraya servis yapabiliyor gece. kendisi değil tabi, kendisi kleopatra dedim ya, çalışanlar yapıyorlar tüm işleri.

kartı şurada; altında yazan günlerde internet erişimi olabiliyor kendisiyle.



trinidat'ta ise otobüs istasyonu etrafında bir sürü p-ev var, fakat orada kalmayın derim, Jose Marti yada Antonio Maceo isimli iki büyük caddesi var, o cadde üzerindeki p-evleri tercih ediniz. bunlar ispanyol kolonyal mimarisi ile yapılmış, atların içerideki avluya geçebilmeleri için kocaman kapıların ve kocaman pencerelerin yapılmış olduğu, çok güzel evler, çoğunlukla tek katlı. iki katlı olanları da var ve bunların üst katında küçük bir balkonu olabiliyor, ki balkonu olanını tercih ediniz. bizim kaldığımız öyleydi. gece o balkonda oturmak yada horozlar ile birlikte uyanıp sabah ışıklarını o balkonda izlemek için değer diyorum. şimdi oturmuş bunları yazarken çantamı alıp işi falan boşverip, uçağa atlayıp gidecesim geldi.

trinidat'ta p-evler 15-14 cuc falan fakat kahvaltı vermiyorlar ama o evlerde kesinlikle konaklayın derim. havana'da ester'in evi gibi temizlik beklemeyin. burada yaşayanların çoğu çiftçi, tütün tarlasında , mango bahçesinde çalışıyorlar. bizim kaldığımız oda üst kattaydı kendi banyo ve tuvaleti ve balkonu vardı, çok temiz değildi evet ama olsun, o balkonu yeterdi. 15cuc vermiştik iki kişi için.

04 Mayıs 2007

arabamotosikletaksitikkat

  • motosiklet kiralayın, ucuz ve rahat. motosikletler yeni. trafiğe dikkat edin , pek düzenli değil.
  • motosiklet günlük en fazla 15cuc, 24 saat için, 24 saati geçirmeyin, 1 saat bile geçince bile ücretini alıyorlar.
  • otoparka park edin, fişinizi alınnnn aman ha. otopark 1cuc
  • motosikletle plaja falan gidin, biz 50-60km lik mesafelere de motosiklet ile gittik, yollar çok iyi durumda değil ama çok güvenli.
  • içinizde çok büyük bir istek beslemiyorsanız araba kiralamaya teşebbüs etmeyin, ya da edin, kesin bize düşen amca manyaktı. ama yine de içinizdeki isteği yenemiyorsanız fiyatı günlük 30-40-50-60cuc gibi.
  • tren ve otobüs bilmiyorum, gerek duymadım. otobüsler biraz uzun gibi, sanki konteynerden otobüs yapmışlar, yani otobüsleri büyük demek istiyorum.
  • şehirler arası yolculuklarda p-ev sahibine danışın, taksi ayarlasın size. küba'da ralli olayına girin.
  • coco-taksi çok rahat ve ucuz, kullanın. mesafeye göre değişiyor, biz şehrin diğer ucuna bile 8cuc vermiştik. ucuz diyoruz, daha ne olsun.
  • bu arada yolu yaşlılara sorun, gençler, özellikle genç erkekler eğlenmek için bilerek yanlış tarif ediyor, sizi ters istikamete yöneltiyor.
  • benzin olayına değinmemişim hiç, onu farkettim. benzin sıkıntısı var ama benzin ucuz. litresi 0.90cuc, küçük küçük benzinlikler var, sadece bir defa girdiğimiz benzinlikte benzin kalmamıştı, ya 2 saat bekleyin ya da buraya yakın bir benzinlik daha var orada benzin varmış demişlerdi. bekleyebilirsinizde, devam da edebilirsiniz, bazı benzinliklerde beklerken birşeyler atıştırmak mümkün.

araba, motosiklet, tren, taxi

güzel geçti paris- havana yolculuğumuz gayet güzel geçti. küçük bir tiyo, eğer iki kişiyseniz, uzun uçuşlarda üçlü koltuğun cam kenarını ve koridor kısmını satın alın, uçak tam dolu değilse kimse ortaya oturmak istemiyor, millet sürahiye sığacak boyutlara gelirken, siz gevşek gevşek birbirinizin üzerine ayarkarınızı uzatıp yatabiliyorsunuz.

uçaktan çıkınca fırın kapağını açmışız gibi bir efekt oldu. sıcak ama olsun, kübadayız, hem ben severim sıcağı.

havaalanından şehir merkezine inmek için sanırım otobüs var ama biz taksiyi tercih ettik, otobüs saatleri çok belirsiz çünkü. taksi bulmak kolay, hemen yanınıza geliyorlar, pazarlık yapmak serbest. bize ilk yaklaşan taksi 20cuc dedi, sonraki ile 15cuc anlaştık. ( cuc - cuba convertible peso , küba'da sadece yabancıların kullanabildiği bir para birimi. yaklaşık değeri o zaman 1 amerikan dolarına eşitti, şimdi de öyle) bu arada bizi bindiriken taksiye iki küba'lıyı da aldılar, ki onlardan da peso olarak para aldılar. bir amerikan doları ise 25 peso yapıyordu, şimdi de sanırım öyle.

biz şehiriçi seyahat etmek ve plajlara gidebilmek için motosiklet kiraladık. bunları kiralayabileceğiniz ofislerin adresleri kalacağınız adreslerde var ve bu ofislerden heryerde var. motosiklet'in günlüğüne 15cuc istiyorlar, biraz pazarlıkla 14, 13 olabiliyor. motosiklerler yeni, gayet güzel, 2 tane yeni kaskla birlikle veriyorlar ki süper. fakat mutlaka devletin işlettiği otoparklara koyulması ve oradan fiş alınması lazım, çünkü eğer otoparka koymazda çaldırırsanız büyük problem var demektir. otoparkta başına birşey gelirse ve sizin de elinizde otoparktan aldığınız fiş varsa hiçbir sorun yok, elinizde fiş olması gerekiyor. bazı otoparkçılar otopark parasını cebellezi yapabilmek için fiş vermekte zorlanıyorlar, azmediniz, alınız. otopark ücreti heryerde neredeyse aynı, 1cuc. hiç ummadığınız yerlerde otopark oluyor, plajlarda falan bile var, türkiyedekiler gibi, sizin onu görmeniz gerekmiyor, o sizi görüp hemen geliyor.



işte bizim trinidat'ta kiraladığımız motosiklet, kaskı falan çok temiz ve yeni idi.

tren ve otobüs kuyruklarını görünce binmedik, denemedik bile, aslında motosiklet tüm problemizi çözdü.

bisiklet- taksiler var, hani adam çekiyor önde, ben ona zaten binemem. kendimi öyle kimseye çektirmem, takıntılıyım, dokunmayın.

coco-taksi var ki süperrrrrrrrr. bu o bisikletle çekilenin motosikletle çekileni gibi, üstelik şekli de muhteşem, üstelik çok ucuz ve hızlı. kesinlikle pazarlık ediniz, mesafesine göre 1, 3, 5, 8 cuc. işte de fotoğrafı.




şehiriçi olayı tamam, peki şehirler arası. otobüs tren falan demeyin, aynı para üstelik çok da zahmetli, saatleri belli değil, çok uzun sürüyor yok, üstelik çok kalabalık oluyor. kaldığınız pansiyon - evin ( ki artik p-ev diyeceğim, yoruldum ya yazmaktan) sahibine söylüyorsunuz, size bir taksi ayarlıyor, bunlar sanırım legal taksi değiller, öyle çalışıyorlar. ama gerçekten çok iyi araba kullanıyorlar. trinidat 335km havana'ya ve o kadar hızlı gitti ki bizim taksici 3 saate girdik trinidat'a, ki yollar cok duzgun değil, ki arada 2 defa çiş, yemek molası verdik, ama adam ayağını hiç gazdan çekmedi, hem de hiç. çok rahat ve güvenli bir yolculuktu, istediğiniz yerde mola veriyor üstelik. havana - trinidat arası kişi başı 25cuc. ( otobüsler de 20cuc falan)

bu arada biz trinidat'a gitmek için araba kiralamak istemiştik, fakat başaramadık. bir günümüze yakınını araba kiralamak için harcadık, fakat nafile, çok yavaş çalışıyorlar, arabalar eski, ellerinde ne var ondan pek haberdar değiller. önce adam bize bir araba önerdi, sanırım 40cuc'du günlüğü, tamam dedik, benzini biz alıyoruz, dolduruyoruz depoyu, siz parasını ödüyorsunuz dediler, tamam dedik. bütün kerdi kartı işelmleri, formlar dolduruldu, bu arada adam 7000 kişi ile telefonda 3000 kişi ile ofiste muhabbet etti, araba benzinliğe gidecek, bekliyoruz, bir haber, araba yolda kaldı, çalışmıyor. e tamam olabilir dedik, elimizde 50cuc'luk araba kaldı dediler, ona da tamam dedik, bütün form işlemleri, 10000 kişi ile sohbet sonrası o arabanın başka birine kiralandığı ortaya çıktı. elimizde 60cuc luk kaldı dediler, oha ama tamam dedik, fakat o da yokmuş ellerinde. bizi esir etti adam yani, bir de sanki onu esir eden bizmişiz gibi bağırdı çağırdı sinir yaptı. neyse araba kiralama olayı bence gereksiz, hele şehirler arası seyahat eden taksileri keşfettikten sonra.

hatırlatayım, ki hepimiz biliyoruz ama yeniden söyleyeyim ki okuyacaklarınızı o çerçevede değerlendirin. küba'da herşey devletin, yani taxilerin bağlı olduğu birlikler, motosiklet ve araba kiralayan acentalar dahil devletin. orada çalışanlar da devlet memuru. yani söyleyeceğim o ki, zaman buradaki gibi değil daha yavaş akıyor, devlet memuru olan bu insanlar ne yaparlarsa yapsınlar hayatlarında çok büyük değişiklik olmadığı için rehavet içinde, yavaş yavaş çalışıyorlar, hemen karamsar olmayın, alışacaksınız ve seveceksiniz.

03 Mayıs 2007


önce bu kitabı alarak başladım. çok yararını gördüm, bundan sonra nereye gidersem kesinlikle lonely planet 'in kitaplarını alacağım. herşeyi en ince detayına kadar yazıyorlar. sonra biraz google karıştırdım, biraz da eksisozluk. bilgi olaylarına girdim yani, günlük hayata ait bilgiler olsun istedim.

02 Mayıs 2007

biz airfrance ile uçtuk, bilet fiyatı biraz pahali, bize kişi başı 1000€ gibi birşeye maloldu. bilet rezervasyonu yapmadan önce avrupadan uçan charter seferlerini de araştırdım, meksika'ya gidip oradan geçmeyi de hesapladım, fakat yine en uygunu airfrance'tı, promosyonlu bir fiyattı.

eğer araştırmak isterseniz londra, frankfurt ve amsterdam'dan charter seferleri var. bir de mexico city'den geçiş yapabiliyorsunuz ama daha pahalıya malolabiliyor.

londra - havana arası cubana ve virgin uçuyor, merak ederseniz linkleri şöyle;
http://www.cubajet.com/routes_cuba_flights/london_havana_flights.htm

amsterdam- havana martinair uçuyor, şimdi yeniden baktım fiyatlara, epey ucuzlamış, bir daha mı gitsem acaba? link ise şöyle;
http://www.martinair.com/

yani şöyle birşey yapılabilir, avrupa'ya ucuz bilet bulmak bazı dönemlerde daha kolay, easyjet , germanwings , corendonair ya da onur air gibi charter uçaklar ile londra, amsterdam, frankfurt'a gidilip oradan diğer charterlar ile havana'ya geçilebilir. yanlız önemli noktalar şunlar;

- promosyon tarihlerine dikkat etmek lazım, bileti ucuza getirmek lazım.
- biletlerin vergi dahil fiyatlarını söylemiyor acentalar, mutlaka vergisini de sormak lazım, ki vergisi epey tutuyor.
- eğer otel parası vermeyeyim diyorsanız, ya londra'da , amsterdam'da olan arkadaşlarınızı arayın ya da istanbul - londra ve londra - havana biletinin gününü ona göre ayarlayın.
- londra/ amsterdam - havana biletini telefonla arayarak ayırtın, hatta alın kredi kartınızla, konuştuğunuz kişinin ismini ve soyadını kesinlikle bir yere not edin, sonra işinize yarayacak. e-bilet yapıyorlarsa eğer size e-mail ile bileti ve bilete ait tüm kuralları göndermesini isteyin
- eğer londra ya da amsterdam'da arkadaşınız varsa onu bayıltın, gidip havayolunun ofisinden fiyat sormasını isteyin çünkü bazen ofislerin promosyon fiyatı olabiliyor ya da indirim yapabiliyor, hem unutmayın telefonda konuşan kişi dünyanın herhangi bir yerinden bir insan, oysa ofise giden kişi orada yaşayan kişi, yani sizden daha iyi bir fiyat alabilir arkadaşınız, pohpohlayın onu.
küba'ya gitmek istiyor olabilmek gitmeyi kolaylaştırmıyor, program yapmak lazım, para bulmak lazım, fidel ölmeden gitmek lazım. bir sürü ayar gerekiyor ve ben malesef uzun bir süre bunları denk getireceğim diye kendimi yordum ama olmadı, uzadıkça uzadı.

ofiste bir gün otururken kafama esti, acentaya telefon açıp uçak bileti rezervasyonu yaptım. durup dururken, planlarımdan kimseye haber vermeden. sonra sanki uçak biletini ayırtınca ve detaylarını öyle ekranda görünce olay hayalden çıktı ve gerçeğe yaklaştı. hiç vazgeçmeden bütün bilgileri topladım, giden kişilerden birkaç şey öğrendim, vize aldım, hatta madem paris üzerinden gideceğiz, paris'te de kalalım gevşekliğine bile girdim, gevşeklik diyorum çünkü biletin nasıl ödeneceği ve yanımıza harcamak için alacağımız paranın kaynağıyla ilgili bir ipucu yok, ama çözülür bu işler dedik ve gerçekten çözüldü. sihirli düğümler gibi, çok karmaşık görünüyor olmasına aldırmamak lazım, ipin bir ucundan tutup çekince hoppppp düğüm falan kalmıyor. hayat mucizesi bu.

ekranın karşısında oturuyordum ya da otobüsteydim ya da bir büfenin önünde; kesinleştiği andan itibaren içimdeki kolibasili karnavala başladı. en şımarık, en burnu büyük, en götü kalkık, en şaşalı eğlenceyi düzenledim, içorganlarım bayram etti.