07 Eylül 2006

bir pasaklı sarı kulak evimizin önünü mesken etti. kendisi yavru henüz, annesi ve kardeşleri yok, tek başına. motorun üzerinde uyuyor, benim verdiğim yemekleri yiyor ve suyu içiyor, arabaların kaportalarının içlerine girip pasaklılıkta sınır tanımıyor.

öyle kötü ve zor ki, o kendini sevdirirken, yada benim ayaklarıma dolaşırken onun üzerine kapıları kapatmak. o dışarıda kalırken kendi güvenli ve sıcak yuvamıza çekilmek, hayatımızın içine alamamak, ona da küçücük bir yer açamamak... bazen karşı tarafın yaşadığı acıdan daha fazla olabiliyor sana yaşattığı acı demişti bir arkadaşım. öyle mi gerçekten? dünya düzenine katlanacak gücüm kalmıyor çoğu zaman, kaldıramıyorum.

Hiç yorum yok: