

yanlış hayat doğru yaşanmaz tribi. umama , kolibasili ve sarı'nın maceraları.
bu sıpalarla bu yaz tatilde çakıştık, o plastik borunun içine büyütmüş annesi. dışarıdan bir tehlike geldiği anda, hooop plastik borunun içine, tren misali. çok çok güzellerdi, anne vahşiydi biraz, yemek ve su verirken bile beni yırttı, ısırdı ama olsun arkasını döndüğü anda bu sıpaların göbeğine dokunmamı engelleyemedi. tüm günleri videodaki gibi anneleriyle ve diğer kardeşleriyle tepişerek ve bunun dışında kalan zamanlarda uyuyarak geçiyordu. başka videolarda var. bir ara yükleyeceğim.
havana, unesco tarafından dünya mirası listesine alınmış. dünya mirası listesinde olmasının kriteri ise ;
iv) to be an outstanding example of a type of building, architectural or technological ensemble or landscape which illustrates (a) significant stage(s) in human history;
v) to be an outstanding example of a traditional human settlement, land-use, or sea-use which is representative of a culture (or cultures), or human interaction with the environment especially when it has become vulnerable under the impact of irreversible change;
http://whc.unesco.org/en/list/204/
acayip bir yer diyorum.
not:benim gibi, tosuncuk olma yolunda ilerleyen biriyseniz küba insana çok yarıyor, çok fazla yiyecek birşey yok, üstelik sıcak, birde üzerine sabahın köründe başlayan yürüme , gezme seansları ile bedeninizin büyük kısmı küba'da kalıyor.
kartı şurada; altında yazan günlerde internet erişimi olabiliyor kendisiyle.
trinidat'ta ise otobüs istasyonu etrafında bir sürü p-ev var, fakat orada kalmayın derim, Jose Marti yada Antonio Maceo isimli iki büyük caddesi var, o cadde üzerindeki p-evleri tercih ediniz. bunlar ispanyol kolonyal mimarisi ile yapılmış, atların içerideki avluya geçebilmeleri için kocaman kapıların ve kocaman pencerelerin yapılmış olduğu, çok güzel evler, çoğunlukla tek katlı. iki katlı olanları da var ve bunların üst katında küçük bir balkonu olabiliyor, ki balkonu olanını tercih ediniz. bizim kaldığımız öyleydi. gece o balkonda oturmak yada horozlar ile birlikte uyanıp sabah ışıklarını o balkonda izlemek için değer diyorum. şimdi oturmuş bunları yazarken çantamı alıp işi falan boşverip, uçağa atlayıp gidecesim geldi.
trinidat'ta p-evler 15-14 cuc falan fakat kahvaltı vermiyorlar ama o evlerde kesinlikle konaklayın derim. havana'da ester'in evi gibi temizlik beklemeyin. burada yaşayanların çoğu çiftçi, tütün tarlasında , mango bahçesinde çalışıyorlar. bizim kaldığımız oda üst kattaydı kendi banyo ve tuvaleti ve balkonu vardı, çok temiz değildi evet ama olsun, o balkonu yeterdi. 15cuc vermiştik iki kişi için.
şehiriçi olayı tamam, peki şehirler arası. otobüs tren falan demeyin, aynı para üstelik çok da zahmetli, saatleri belli değil, çok uzun sürüyor yok, üstelik çok kalabalık oluyor. kaldığınız pansiyon - evin ( ki artik p-ev diyeceğim, yoruldum ya yazmaktan) sahibine söylüyorsunuz, size bir taksi ayarlıyor, bunlar sanırım legal taksi değiller, öyle çalışıyorlar. ama gerçekten çok iyi araba kullanıyorlar. trinidat 335km havana'ya ve o kadar hızlı gitti ki bizim taksici 3 saate girdik trinidat'a, ki yollar cok duzgun değil, ki arada 2 defa çiş, yemek molası verdik, ama adam ayağını hiç gazdan çekmedi, hem de hiç. çok rahat ve güvenli bir yolculuktu, istediğiniz yerde mola veriyor üstelik. havana - trinidat arası kişi başı 25cuc. ( otobüsler de 20cuc falan)
bu arada biz trinidat'a gitmek için araba kiralamak istemiştik, fakat başaramadık. bir günümüze yakınını araba kiralamak için harcadık, fakat nafile, çok yavaş çalışıyorlar, arabalar eski, ellerinde ne var ondan pek haberdar değiller. önce adam bize bir araba önerdi, sanırım 40cuc'du günlüğü, tamam dedik, benzini biz alıyoruz, dolduruyoruz depoyu, siz parasını ödüyorsunuz dediler, tamam dedik. bütün kerdi kartı işelmleri, formlar dolduruldu, bu arada adam 7000 kişi ile telefonda 3000 kişi ile ofiste muhabbet etti, araba benzinliğe gidecek, bekliyoruz, bir haber, araba yolda kaldı, çalışmıyor. e tamam olabilir dedik, elimizde 50cuc'luk araba kaldı dediler, ona da tamam dedik, bütün form işlemleri, 10000 kişi ile sohbet sonrası o arabanın başka birine kiralandığı ortaya çıktı. elimizde 60cuc luk kaldı dediler, oha ama tamam dedik, fakat o da yokmuş ellerinde. bizi esir etti adam yani, bir de sanki onu esir eden bizmişiz gibi bağırdı çağırdı sinir yaptı. neyse araba kiralama olayı bence gereksiz, hele şehirler arası seyahat eden taksileri keşfettikten sonra.
hatırlatayım, ki hepimiz biliyoruz ama yeniden söyleyeyim ki okuyacaklarınızı o çerçevede değerlendirin. küba'da herşey devletin, yani taxilerin bağlı olduğu birlikler, motosiklet ve araba kiralayan acentalar dahil devletin. orada çalışanlar da devlet memuru. yani söyleyeceğim o ki, zaman buradaki gibi değil daha yavaş akıyor, devlet memuru olan bu insanlar ne yaparlarsa yapsınlar hayatlarında çok büyük değişiklik olmadığı için rehavet içinde, yavaş yavaş çalışıyorlar, hemen karamsar olmayın, alışacaksınız ve seveceksiniz.