19 Ekim 2006

orhan pamuk nobel aldı. günlerdir bu konudan başka birşey yok medyada. bazıları çıkıp ne kadar sevindiğini, bazıları ne kadar üzüldüğünü, bu ödülün şaibeli olduğunu efendim sanki kendisine verilse geri verebilecek kadar kendine söz geçirebilecek güce sahipmiş gibi, orhan pamuk'un bu ödülü kabul etmemesi gerektiğini söylüyor. çok konuşuyor ve az şey ifade ediyor çoğu, konuşmaların çoğu boş, bilgiden yoksun...öyle ki gayet serinkanlılıkla başlayan konuşmacılar bile- konuştukça ve aslında bu konu üzerine söyleyebilecekleri sadece birkaç cümle olmasına rağmen -bu konudan yola çıkarak, savundukları ve kendilerini içine kilitledikleri kendi hayatlarının gazına kaptırıp, cahil benliklerinin kendilerini esir alışını bize izlettiriyorlar. cahillik hep kutsanıyor.

orhan pamuk nobel aldı diye benim olumlu yada olumsuz bir hissim olmadı. yani sevindim diyemem, üzüldüm diyemem. ne zaman ki gazetelerde ropörtajlarını ve nasıl çalıştığını okudum o zaman bir hissim oldu. kıskançlık.

ama tabi bu konuyla ilgili bir fikrim hep vardı. kendisi için çok önemli bir ödül olduğu açıktır. kimse tarihe geçme fırsatı yakalamış birinden bu fırsatı geri tepmesini beklemesin, herkes kendine sorsun önce. acaba ben verirmiydim geri? üstelikte gerçekten çok önemli bir ödül bu.

tüm bu olanlar sonrasında edindiğim hissim ve aslında hep var olan fikrim, biroluyor ve daha önce defalarca okumak için çaba sarfettiğim ama bir türlü içine giremediğim orhan pamuk romanlarını yeniden okuma isteği uyandırıyor.

09 Ekim 2006

bu ara şu iki ruh hali arasında devamlı gidip geliyorum. hani neredeyse bir gün öyle bir gün böyle hissediyorum.

kayboldum. yolumu bulamıyorum. endişelerimden kurtulamıyor, hayata bağlanamıyorum.

çözebilirim tüm bunları. iyi gidiyor. neyi istediğimi tam bilmiyorum evet ama neleri istemediğimi biliyorum. kolibasili the gerçek yanımda.