18 Eylül 2006

sol elle yazı yazmak için yazmayı ilk öğrendiğim dönemlere ve tekniklere dönmem gerekti. önce yukarıdan aşağıya çizgiler, sonra eğik çizgiler, sonra alfabeyi yazacağım. henüz ilk aşamadayım, dik çizgileri yapıyorum.

14 Eylül 2006

insan sonradan solak olabilirmi? daha doğrusu şöyle; insan sağ eliyle yazarken, bir anda sol eliyle de yazabilmeyi isteyebilir mi? isteyebiliyor ama olabiliyormu, göreceğiz artık.

12 Eylül 2006

sarı kulak, yada amat, yada afat, adı konusunda kolibasili the gerçekle uzlaşmaya varamadığımız o küçük sıpa, gnam gnam diye verilenleri öğütmeye devam ediyor. havalar soğudu diye kendisine ayakkabı kutusundan yuva yaptım, içine sıcak tutması için birkaç şey koydum. keyfine diyecek yoktu sıpanın. yuvanın içinden çıkmıyor. elimi soktum biraz seveyim diye, bir ısıtmış yuvayı, oooohhhh. o öyle rahat uyuyunca ben de rahat uyudum dün gece.

08 Eylül 2006

tatilde garip bir an yaşadım. aslında böyle bir hissi daha önce hiç yaşamamıştım diyebilirim. kaldığımız yer iki tarafı da dağlarla çevrili, etrafında bir tane bile ışık olmayan, doğası çok güzel bir yerdi.

gecenin ilerleyen saatlerinde, tüm insan ve insan yaratımı seslerin kesildiği o sıralarda, çimenlerin üzerinde yatmış etrafa bakarken ve o an sanki gözüme el değmemiş gibi görünen, o doğanın içinde kendime bakarken, çok uzun bir yolculuktan gelmiş yorgun bir hayvanmışım gibi hissettim. yatıyordum, huzur ve huzursuzluk içiçe geçmiş kafamı karıştırıyor, beni gerçeklikle gerçek olmayan arasında sürükleyip duruyordu.

çok çok eski zamanlardaki insansı canlılar gibi hissettim ilk defa. bomboş arazide bulunan tek bir ağacın altında yatıyordum. her iki yanımda kocaman dağlar ve çokkkk üstümde gökyüzü... ilk defa gökyüzünü böyle gördüm. daha önce insansı romantik hayallerle bakmıştım, oysa şimdi bilinmezin kendisiydi, belki de sırf bu yüzden korkutucuydu, çok büyük ve lacivert - siyah görünüyordu. tüm bunlara rağmen,birkaç saniyelikte olsa, her zamankinden daha büyük yakınlık duydum gökyüzüne, benim ait olduğum yere aitti, bendendi sanki...

ben, eski zamanlardaki insansı canlı olarak, kendimi korumam gerektiğini düşünüyor, yatmak için doğru yeri seçip seçmediğim konusunda karar veremiyordum, belkide hangi kriterlere göre seçileceğini bilmeyen şimdiki ben arada sırada kendini gösterdiği içindi. onu kovmaya çalışıyor, bu hiç bilmediğim duygunun peşinden koşmak istiyordum, en azından bir süre...

açmıydım, hayır değildim, peki ne yemiştim? bilmiyordum. güvende miydim? öyle görünüyordu. burası neresiydi? nasıl gelmiştim? yorgun hissediyordum kendimi, birşeyden kaçmış gibi hissetmiyordum ama, yürümüş olmalıydım. su kenarına geldiğime göre bunun bir nedeni vardı ama bilmiyordum işte.

ben peşinden koştukça bu düşün, yavaş yavaş o benden uzaklaştı ve sonra zihnimden kaydı ve yokoldu. kendimi zorladım. insan bazen uyanıpta rüyasına devam etmek için kendini zorlarsa , kaldığı yerden, üstelik aynı tatta rüyası devam eder. ama bu olmadı, yakalayamadık birbirimizi, ben mi kaçtım ondan, o mu hızla uzaklaştı benden bilemedim.

07 Eylül 2006

bir pasaklı sarı kulak evimizin önünü mesken etti. kendisi yavru henüz, annesi ve kardeşleri yok, tek başına. motorun üzerinde uyuyor, benim verdiğim yemekleri yiyor ve suyu içiyor, arabaların kaportalarının içlerine girip pasaklılıkta sınır tanımıyor.

öyle kötü ve zor ki, o kendini sevdirirken, yada benim ayaklarıma dolaşırken onun üzerine kapıları kapatmak. o dışarıda kalırken kendi güvenli ve sıcak yuvamıza çekilmek, hayatımızın içine alamamak, ona da küçücük bir yer açamamak... bazen karşı tarafın yaşadığı acıdan daha fazla olabiliyor sana yaşattığı acı demişti bir arkadaşım. öyle mi gerçekten? dünya düzenine katlanacak gücüm kalmıyor çoğu zaman, kaldıramıyorum.

bugün dolunay var. dün ve sanirim bugün biraz gergin...

tatilden çok güzel bir ruh haliyle dönmüştüm, dinlenmiş, sakinleşmiş, zihnim berraklaşmıştı sanki. üstelik kalıcı olduğunu düşünmüştüm, artık öğrenmiştim nasıl olsa. oysa dönüşümden beri mevcut durumu korumak için çaba sarfetmem gerektiği konusunda beni sürekli uyaran içsesime kulak vermediğimde, bunu uzun süre koruyamayacağımı bilmeliydim. emeklerim boşa mı gitti? sanmıyorum. artık nasıl yapıldığını biraz biliyorum ve öğrenmeye de her zamankinden daha fazla açığım. ay güzeldir. baksanıza ne güzel şekillere girebiliyor.